İnsanlar tarihin ilk çağlarında kendi alanlarında yaşamaya başlamış ancak zamanla bir arada yaşamaya başlamışlardır. Bir arada yaşamaya başlayan insanlar birbirlerine yardım etmekle beraber birbirleri ile beraber faaliyetlerde yürütmüşlerdir. Sonucundan ortak etkilenecekleri faaliyetler için bir araya gelen insanlarda fıtrat gereği o dönemlerden bu dönemlere kadar değişmeyen bir durum vardır. Bu olay “sosyal tembellik” veya bir diğer adı ile “Ringelmann Etkisi”dir.
Sosyal tembellik (Ringelmann etkisi) bireylerin yaptıkları işte kişi sayısı arttıkça performanslarının giderek düşmesidir. Sosyal tembellik grup büyüklüğü ile harcanan bireysel çaba arasındaki Ringelmann’ın belirlediği bu ters yönlü ilişkidir. Sosyal tembellik 1883’te Fransız ziraat mühendisliği profesörü olan Max Ringelmann’ın beygirlerin performansını araştırması sırasında bir faytonu çeken iki beygirin performansı tek bir beygirin performansının 2 katı olmadığını fark etmesi ile ortaya çıktı. Bu sonuç karşısında araştırmalarını daha da derinleştiren Ringelmann deneye insanları da katmaya karar verdi. Ringelmann deney olarak insanları halat çekme testine tabi tutuyor. Bu testte Bir ipin ucuna dinamometre ( harcanan kuvveti ölçmek için ) takılıyor. Deneklerden önce tek başlarına çekmeleri isteniyor daha sonra sırasıyla 2 kişi, 4 kişi ve 8 kişi çekmeleri isteniyor. Ortaya çıkan sonuç 1 insanın gücünün tek başınayken %100’ünü kullandığını varsayarak, 2 kişi olunca gücün %93’ünü, 3 kişi olunca %85’ini, sekiş kişi aynı anda halat çekerken ise yalnızca gücün %49’unu harcadığını tespit ediyor.
Bu duruma bir başka örnek ise : Latane, Williams ve Harkins’in 1979 yılında yaptıkları deneyde, erkek öğrencilerden alkış tutarak ulaşabilecekleri en yüksek sesi çıkarmalarını istemiştir. Erkek öğrenciler, tek başlarına, iki, dört ve altı kişilik gruplar içerisinde iken alkış tutarak ses çıkarırlar. Deneyin sonucunda görülen şudur: deneklerin tek başlarına iken alkış tutarak çıkardıkları ses, çeşitli gruplar halinde çıkardıkları sesten çok daha fazladır. Grup içerisinde sayı arttıkça, bireylerin her birinin çıkardığı seste azalma görülmüştür. Başka bir anlamda, deneklerin alkış tutarak çıkardıkları ses için harcadıkları gayret azalmıştır.
Bu iki deneyden de çıkan sonuçlara baktığımızda bireyin fark edilirliği azaldıkça bireysel olarak sarf ettiği performans azalmaktadır. Bu olaya Ringelmann Etkisi (sosyal tembellik ) denir.
Ringelmann Etkisi ( Sosyal tembellik ) grafiği
Günümüz dünyasında okula adım attığımız andan itibaren mezun olana kadar yaptığımız grup çalışmaları, iş girince yürüttüğümüz ekip çalışmaları veya sosyal hayatımızın her anında olabilecek bir faaliyette sergilenen davranışları daha anlamlı hale getiren sosyal tembelliğin sebepleri nelerdir, grup çalışmasını olumsuz etkilememesi için ne yapmalı gibi soruların cevaplarını arayalım.
En basit anlatımıyla sebep olarak insanların “Başkaları nasıl olsa yapıyor, benim yapmama ne gerek var?” diye düşünmesidir. Buradan şu sonucu elde ederiz, insanlar grup içerisinde çalışırken harcadıkları çabanın gözden kaçacağını düşünürler. Bu nedenle tam performans sergilemek yerine “kendilerince” üstlerine düşeni yaparlar. Yani aslında grupla birlikteyken bireysel performans göz önüne serilemeyecekse sergilemenin bir anlamı yoktur!
Sosyal tembellik (Ringelmann etkisi) ile ilgili dikkat çekici bir başka durum ise bu olayın her toplumda aynı derecede görülmediğidir. Sosyal tembelliğin bireyselci toplumlarda oldukça yaygın bir durum olduğunu göstermekte iken, toplumcu bir yapıda olan diğer kültürlerde ise bu durumun tam tersini göstermektedir. Bu olgu ile ilgili sonuçlara farklı bir bulgu 1984 yılında Shirakashi’den gelmiştir. Latane’ın yaptığı deneyi Japon öğrenciler ile tekrar eden Shirakashi aynı sonuçlara ulaşmamıştır. 1985 yılında Gabrenya ve arkadaşları, Tayvanlı ve Amerikalı öğrencilerinin tek başlarına ve grup halinde çalışırken performanslarını ölçtüklerinde, grup halinde çalışırken Amerikalı öğrencilerin sosyal kaytarmada bulundukları görülürken, Tayvanlı öğrencilerin ise grup halinde iken daha yüksek bir performans sergiledikleri gözlemlenmiştir.
Sonuç olarak insanların ekip içinde görev bilinci, toplumu oluşturan insanların sayısı arttıkça, azalmaktadır. Bu durum, her toplumda veya her toplumun her bireyin farklı olsa bile bu durumun bir güdü olduğu unutulmamalıdır. Bu durumda ekipler çalışmalarında 1+1in 2 olmasını istiyorlarsa bu sosyal tembelliği ortadan kaldıracak önlemleri almalıdır yoksa artarak etkisi gösterecek bir Ringelmann etkisi ile yüzleşeceklerdir. Herkes gibi mühendislerde bu güdünün etkisine kapılmamak için kendilerini görevlerine adayıp takımları için sonuna kadar mücadele etmelidir.
Hizmetlerimiz ve fiyatlandırma hakkında daha fazla bilgi için lütfen Bize Danışmaktan çekinmeyin.